Püsküllü Deve (Kapak Değişebilir) Samed Behrengi indir

Tahran’da basima nelerin geldigini tümüyle anlatmaya kalksaydim, sanirim ciltler dolusu kitap olurdu ve siz o kitaplari okurken yorgun düserdiniz. Bu nedenle sadece son yirmi dört saatte yasadiklarimi anlatacagim. Düsünüyorum da bu çok yorucu olmayacaktir. Elbette sizlere babamla Tahran’a neden geldigimi anlatmam gerekiyor öncelikle. Babam birkaç aydir issizdi. Sonunda annemi ve kardeslerimi geride birakarak, elimi tuttu ve beraber Tahran’a gittik. Birkaç tanidik kisi ve hemserilerim daha önce Tahran’a gidip is güç sahibi olmuslardi; biz de onlari örnek alarak oraya gittik. Örnegin bir tanidigimizin sehirde bir dükkâni vardi ve buz satardi. Bir digeri kullanilmis kiyafetler alip satiyordu. Bir digeri ise portakal satmaktaydi. Babam da ne yapip edip kendine bir tahta manav arabasi bulmus ve seyyar saticiliga baslamisti. Sogan, patates, salatalik ve daha baska sebzeler satiyordu. Ancak sadece karnimizi doyurmaya yetecek kadar para kazanabiliyor, köydeki anneme de bir seyler gönderi- yordu. Ben bazen babamla beraber ise çikiyor, bazen de sokaklarda tek basima bos bos geziyor, aksam olunca da babamin yanina dönüyordum. Bazen bir liralik çiklet, hafiz fali ve buna benzer seyler sattigim da oluyordu. Simdi Tahran’daki son yirmi dört saatimde neler olduguna dönelim. Daha az göster